top of page

yaşam ve ben

Güncelleme tarihi: 7 Nis 2023

O yıl uzun bir kış olmuştu. Hatta on yılın en çok yağmur gördüğümüz bir kış oldu.

İlkbahar'in geldiği günlerde bizde son sınavlara girip yüksek notlarla mezun olmak istenci ile sınavdan sınava giriyorduk. Bir yandan baharın ilk günleri ağaçlar yeşil yapraklarını sergilerken, çiçek açan ağaçların renk cümbüşü Içinde, ben de balkonumda rengarenk açan çiçeklerimi suladıktan sonra okulun yolunu tutmustum. Arkadaslarimla o gun girecegimiz sinavi konuşarak okulun bahçesine girdik ve henüz temizliği yapılmış mis gibi kokan sınıfımızda yerimizi aldık...

İlkbahar'ın, mis gibi kokan Mayıs ayını düşünürken sınıfımızın perdelerine takıldı gözüm. O sırada aklıma şu geldi, neden her yer çiçeklenirken sınıfımızın perdeleri de çiçek açmasın...

Sınavımıza daha 15 dakika vardı, baharın bana verdiği huzurla tüm sınıfa seslenmeye karar verdim.

-arkadaşlar bir fikrim var..

Herkes biranda sustu ve beni dinlemeye koyuldular.

-Mayıs ayının bu güzel mis kokuları içinde tüm ağaçlar yeşillenip çiçek açarken ve balkonlarımızda çiçeklerimiz açıp baharı karşılarken neden perdelerimiz çiçeklenmesin...

Herkes biranda o kadar çok heyecanlandı ki hemen plan yapmaya başladık.

Okul yönetimine projemizi sunmak için diğer sınıflardan da sınıf başkanları bir araya geldik ve okul müdürümüzle görüşmek için anlaştık.

Ben Mayıs'ın mis kokuları içinde bu projemizin bizden sonra bu sıralarda oturacak olan kardeşlerimizin kalbinde çiçek açacak olması umudu ve keyfiyle sınavlarımı bitirdim. Bu arada müdürümüzde bizimle beraber çok heyecanlandı ve her baharda tüm siniflarin rengarenk çiçeklerle bezenmiş perdeler takılması için çalışmaya başlamıştı bile.

Şimdi her Mayıs ayında okulumun önünden geçerken rengarek çiçeklerle bezenmiş perdelerin takıldığını görüyorum, burnumda Mayıs'ın mis kokusu kalbimde sevgi tıpkı o günün heyecanıyla sekerek evime gidiyorum.

O zamanlar gençliğin verdiği enerji ile hayata bir adım daha yaklaşmıştım. Kış ardından bahar yaz sonbahar derken zaman tüm hırçınlığı ve güzelliği ile akıp geçiyordu. Lise yıllarında belki insan hayatin hircinligini anlamiyor ama Üniversite yılları iniş çikışlariyla belki bizi hayata hazirlasa da iş hayatina atilan adimlar ne kadar cesaretli kilsa da insanı, buraya kadar geçtiğimiz tüm yolları kendimizin oluşturduğunu, yolun taşlarını tek tek kendimizin koyduğunu şimdi daha iyi idrak ediyorum.

Lise yıllarında edebiyat hocam ballandıra ballandıra okuduğu kitapları bize anlatırken hiç kitap okumadığımı farketmiştim. Halbuki kitaplar zihnimizi bahar çiçekleri gibi açiyormus.

İlk kitabım bir kadinin gerçek hikayesiydi, okuduğumda kendime şunu dedigimi dün gibi hatırlıyorum, ''her şeyi her an degistirebilir ve yapabilirsin yeter ki yola çık...''

ben de yola çıktım...

Ardından üniversite ve sayısız bilgi yüklü eğitimler, kitaplar derken bir gün elime, beni bir anda içine çeken bir kitap gecti.

Okudum okudum okudum...

Hepimiz çiçeklerin kokusunu, toprağın kokusunu, güzel bir parfümün kokusu biliriz...

ya güneşin kokusunu bilir misiniz?

Kitapların kokusu gibidir güneşin kokusu, ya kitapları gerçekten kokladınız mı...?

Beş duyumuzun koku alma duyusundan bahsetmiyorum. Beyininizle, bedeninizle, kalbinizle koklamaktan duyumsamaktan bahsediyorum.

Bir kitabın içinde, tüm kokusuyla yer almak gibidir güneşin kokusu...

Sizi güneşin kokusunu duyumsamaya davet ediyorum...

Beynimizi, kalbimizi ve bedenimizi, kendimizi yaşam taşlarımızı bir bir nasıl özenle oluşturduğumuzu duyumsamaya davet ediyorum...

Güzellikler arayan ruhun muhtaç olduğu asil dost hakikati seslenen kitaptır.


Eda Yerkesikli












 
 
 

Yorumlar


bottom of page